25 Şubat 2017 Cumartesi

Yürütme yetkisinin halkoyu ile seçilen cumhurbaşkanına ait olacak başkanlık Sistemi , Cumhurbaşkanlığı Sistemi neye neden hayır diyorlar ? Neden evet demeliyiz . Bugün siyasetde Erdoğan Liderliğinde uyum var, krizi yok . Ama bu sistemle koalisynlarla yarın ne olur bilinmez.



"Siyasi istikrarsızlık, beraberinde ekonomik ve sosyal sorunları da getirmektedir.

Cumhuriyetimizin geçmişi 93 yıl iken, şu anda 65'inci Hükümet işbaşındadır. Bir başka ifadeyle, ülkemizde hükümetlerin ömrü 1.5 yıl bile değildir. Türkiye, böylesine kısaömürlü hükümetlerce yönetilirken, benzer şartlarda gelişme, kalkınma, büyüme yarışınagirdiği ülkelerin hepsi tarafından birer birer geçilmiştir. Şayet, son dönemde elde ettiğimiz kazanımlar olmasaydı, ülkemiz her alanda dünya sıralamasında çok gerilerde kalacaktı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları





"ÜLKEMİZİ İŞGALE GELDİKLERİNDE..."

Ülkemizi işgale gelen Fransızların, İngilizlerin karşısına dünyanın en modern silahlarıyla değil sadece yüreğimizle karşı çıkmıştık. 15 Temmuz'da da günümüzün işgalcilerinin FETÖ ve yandaşlarının onların maşası kölesi olarak halkıma silah çekenlerin karşısında aynı mücadeleyi verdik. 248 insanım şehadete yürüdü. Şehadet diyerek yürüdüler.

"İDAM PARLAMENTODAN GEÇERSE BEN ONAYLARIM"
(İdam isteriz sloganlarının ardından) Şimdi hedef ilk olarak 16 Nisan'da 'evet' oylarını halletmek. Bunun arkasından parlamentoda inanıyorum ki bu konu gündeme gelecektir. Parlamentodan bunun geçeceğine de inanıyorum. Parlamentodan geçmesi halinde bana geldiğinde ben bunu onaylarım. Çünkü bunu onaylamak boynumun borcudur. Şehitlerimize bunun hesabını veremem. Allah'a bunun hesabını veremem. Bir katili affetmek devletin yetkisinde değildir. Devlet kendisine karşı işlenen suçları affeder.

AB şöyle diyor, Hans böyle diyor, Corc böyle diyor. Bunlar beni ilgilendirmiyor. Hans, Corc ne derse desin Ahmet ne diyor, Ayşe ne diyor, Fatma ne diyor, Allah ne diyor beni o ilgilendirir.

"ONLAR 2002 KASIM'DAN BERİ AYNI ŞEYİ YAPIYORLAR"
Artık hükümeti seçtiği cumhurbaşkanı vasıtasıyla doğrudan millet kuracak. Milli iradenin tecellisinin üzerinde kara bulut gibi dolaşan vesayet güçlerinin devri öyle şahıslara bağlı olarak değil sistem itibariyle tamamen kapanıyor. Birilerinin halk oylamasına bambaşka anlamlar yüklemeye çalışması kafanızı karıştırmasın. Onlar 2002 Kasım'dan beri aynı şeyi yapıyorlar.

"DÜNYA DEĞİŞTİ, TÜRKİYE DE DEĞİŞTİ"

Dünya değişti, Türkiye değişti. O zaman doğan çocuklar artık delikanlı oldu şimdi oy kullanacaklar. Genç kız oldu. Ama bunlar yerlerinden bir milim kıpırdamadılar. Biz iktidara geldiğimizde 30 yaşında seçilme hakkı vardı. Seçme 18, seçilme 30. Biz seçilmeyi 25'e indirdik. Batı'da her yerde seçilme yaşı 18 bizde niye olmasın. Bizim gençlerimiz de en az onlar kadar akıllı.

"HAVADA BULUT, SEN BUNU UNUT"

Onların hayalindeki Türkiye'yi hatırlıyorsunuz değil mi? Bu ülkede 25 günlük hükümetler kuruldu. Biz gelene kadar tüm hükümetlerin ortalama ömrü 16 ay. 16 aylık hükümetlerle bir ülke ayakta durabilir mi? O Türkiye bizi bitirmiştir. Siyasi çekişmelerin, sosyal çalkantıların, ekonomik krizlerin adeta anamızı ağlattığı o günleri unutmadınız değil mi? O Türkiye, tek parti Türkiye'sidir. CHP'nin istediği bu eski Türkiye'dir. Havada bulut, sen bunu unut.

"BUNCA MÜCADELEYİ NEFSİM İÇİN VERECEK KADAR KARAKTERSİZ DEĞİLİM"

Bunlar Tayyip Erdoğan'a karşı değil, millete karşı. Ben bir faniyim. Benim 16 Nisan'a çıkacağıma elimde bir belge var mı? Biz faniyiz. Ama sistem bu noktada kalıcı. Dolayısıyla biz fani olanı değil, baki olanı konuşuyoruz. Bu sistemi şahsım için isteyecek, bunca mücadeleyi nefsim için verecek kadar karaktersiz değilim. Türkiye'ye bunca hizmeti şahsımız için mi getirdik?

"CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ ŞAHSIMIN PROJESİDİR"

Cumhurbaşkanlığı sistemi şahsımın projesidir. Belediye başkanlığımdan bu yana ısrar ettiğim bir reformdur. Ülkemize faydalı olacağına inandığım için bu sistemin mücadelesini verdim, veriyorum. Milletimiz 16 Nisan'da 'evet' derse, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçecek. Bundan sonraki ilk seçimlerde de milletimiz kime teveccüh ederse ilk cumhurbaşkanı da o olacak. Birileri diyor ki istediğinzi neyi yapamıyorsunuz de sistemi değiştiriyorsunuz diyorlar. Bizden önce gelenler niye yapmadılar?

"CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ BİR MUCİZE DEĞİLDİR"

Cumhurbaşkanlığı sistemi bir mucize değildir. Her yeri bir anda değiştirecek sihirli değnek de değildir. Bu sistemin en net özelliği, ülkemizin ekonomi ve demokrasisi için lazım olan güven ve istikrar ortamını eskisine göre daha güçlü şekilde tesis edecek olmasıdır. Türkiye, eski sistemin zayıflıkları sebebiyle sık sık siyasi ve ekonomik krizlere maruz kalıyordu. İnşallah yeni sistemde yürütmeyi tamamen Cumhurbaşkanına bağlayacağız. Yürütme ve yasama arasındaki sınırları iyice netleştireceğiz. Cumhurbaşkanı, ülkeyi yönetecek. Meclis kanunları çıkartacak. Yargı hukukun işlemesini sağlayacak. Eski Türkiye'de sık sık şahit olduğumuz kavgaları, yetki aşımlarını artık yaşamayacağız. Ekonomide atılması gereken adımları milletin yetki verdiği Cumhurbaşkanı ne gerekiyorsa onu yapacak. Terörle mücadelede atılması gereken adımlarda da aynı şekilde Cumhurbaşkanı milletten aldığı güçle süratli bir şekilde bu adımı atacak.

"YARGININ YIPRANAN PRESTİJİ YÜKSELİŞE GEÇECEKTİR"

Süratli ve etkili bir yönetim mekanizması işleyecek. Bütçe dışındaki tüm kanunları çıkarma yetkisi Meclis'te. Eski sistemde hükümet kanun tasarılarını hazırlar, Meclis'te görüşüp yasalaştırırdı. Yasama organı olan Meclis, yürütme organı olan hükümetin muasarası altındadır. Yeni sistemde bu değişecek. Yargının epeyce yıpranan prestiji bu dönemde yükselişe geçecektir.


ARTIK SORUMLU CUMHURBAŞKANIDIR VE HESAP VERMEKTEN KAÇMA İMKANI YOKTUR

Diğer maddeler mevcut sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi düzenliyor. En önemlisi de Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın birleştiriliyor olmasıdır. İki yürütme yerine gücünü milletten alan bir tek yürütme ortaya çıkıyor. Millet kime oy verdiğini, kimden icraat beklediğini, kime hesap soracağını bilecektir. Bu kişi artık Cumhurbaşkanıdır. Bu kişinin de sorumluluktan kaçma imkanı yoktur.

AYDA BİR SEÇİM YAPILMASINA SON

Cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri 5 yılda bir yapılacaktır. Bu kadar büyük maliyetlerle bu kadar zaman harcanmayacak. Ayda bir seçim oldu bu ülkede neler yaşadık ya? Ayda bir seçimin olduğu, başbakanın değiştiği ülkede istikrar olur mu? 16 ayda bir hükümet değişmiş ortalamaya bakınca. Burada istikrar olmaz. Bunu kim kaldırdı biz kaldırdık. Belediyeler gibi bu seçim de 5 yılda bir olacak. Krizler döneminin kapanması sağlanmış olacak.

KARARNAME DEĞİL KANUN ÜSTÜN VE ONU DA MECLİS YAPIYOR

Bir diğer önemli husus Cumhurbaşkanına kararname çıkarma yetkisi vererek yürütmenin daha hızlı olması veriliyor. Dikkat edin kanun değil kararname yetkisi veriliyor. Ayrıntılı sınırlamalarla birlikte... En önemlisi de kanunun kararnameden üstün olduğunun belirtilmesidir. Yasama organı meclis olduğuna göre elbette bu konuda üstünlük ve öncelik oraya verilmelidir. Ve öyle yapılmaktadır. Tüm kanun yetkileri meclise ait.

FESİHTE BİRLİKTELİK İLİŞKİSİ GELİYOR

Seçimleri kim talep ederse etsin ikisi beraber olacak. Cumhurbaşkanı ile meclis arasında böyle bir ilişki tesis ediliyor. Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesi sağlanırken partileriyle ilişkisini kesme şartı koşularak gerçekçi olmayan bir yöntem öngörülmüştür. Benim mesela kurucusu olduğum partimle ilişkim kesildi. Yeni değişiklikle bu yanlış düzeltiliyor. Zaten siyasi olan Cumhurbaşkanının partili olmasının önü açılıyor.

CUMHURBAŞKANI HESAP VERİYOR

Yine mevcutta Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında sorumsuzdur. Yeni sistemde denetim mekanizması ve Cumhrubaşkanını sorumlu hale getiriliyor. Böylece Meclisin Cumhurbaşkanı ile birlikte yardımcı ve bakanları denetlenebilecek. Ceza gerektiren durumlarda Cumhurbaşkanı Yüca Divanda yargılanabilecek. Cumhurbaşkanının la Yüs'el olmadığı denetlenebildiği demokratik bir tablo ortaya çıkıyor.

BU ERDOĞAN'IN, AK PARTİ'NİN, MHP'NİN SORUNU DEĞİLDİR

Yeni anayasa Türk milletinin ve Türk devletinin geleceğini aydınlatarak 2023 hedefi ve 2071'in şekillenmesini sağlayacak, yeni Türkiye'nin müjdesi haline gelecektir. Bu 'Büyük Türkiye' olacaktır. Bu mesele Recep Tayyip Erdoğan'ın kişisel meselesi ya da AK Parti'nin veya MHP'nin parti meselesi değildir. Bu ülkenin meselesidir.

"EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ, YÜRÜTMEYİ İKİ BAŞLI OLMAKTAN ÇIKARMASI"

Anayasa değişikliği teklifinin en önemli özelliğinin, yürütmeyi iki başlı olmaktan çıkarması olduğuna dikkat çekilen kılavuzda, "Cumhurbaşkanının halkoyu ile seçilmesi nedeniyle halka karşı siyasi sorumluluğunun bulunması ve geniş icrai yetkileri nedeniyle gelecekte, yürütmenin diğer tarafı olan başbakan ve bakanlar kurulu ile yaşanabilecek muhtemel devlet krizini ortadan kaldıran bir değişikliktir.

"Cumhurbaşkanı bu yetkisini yardımcıları ve parlamento dışından atayacağı bakanlar ile kullanacaktır. Yasama yetkisi ise münhasıran Mecliste olacaktır. Cumhurbaşkanının, yasa teklif etme yetkisi olmayacaktır. Yasama yürütmeden tamamen ayrı, kuvvetler ayrılığı ilkesine daha uygun bir hükümet sistemi öngörülmektedir. Anayasa değişikliği teklifi ile yargı alanında da önemli değişiklikler yapılmaktadır. Öncelikle yargı bağımsızlığı ilkesine 'tarafsızlığı' şeklinde olacak.

"2007 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının görev ve yetkileriyle, yasama ile yürütme arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlerde bir değişiklik yapılmamış olması, cumhurbaşkanına tanınan yetkiler nedeniyle zaten 'zayıf parlamenter sistem' olarak anılan hükümet sistemimizi 'yarı başkanlık sistemine' çevirmiş, 'başkanlık sistemine' yaklaştırmıştır.

"Cumhuriyet, milletimizin en kıymetli kazanımıdır ve Türkiye'nin rejimi demokratik bir cumhuriyettir. Demokratik cumhuriyetlerin genel olarak üç tür hükümet modeli vardır, parlamenter hükümet modeli, başkanlık ve yarı başkanlık hükümet modelleri. Hükümet sistemleri-modelleri prototip değildir. Ülkeler, dünya ve ulusal uygulamaları dikkate alarak, geçmişin birikim ve pratiklerini gözeterek, millete ait egemenliğin nasıl somutlaşacağını, pozitif kurallarla şekillendirirler. Bu bakımdan teklifle, başkanlık yürütme modelinin, 'Cumhurbaşkanlığı sistemi' olarak isimlendirilmesi, son derece isabetli bulunmaktadır. Gerçekten bu tanım, 'başkanlığı' aşkın, daha kuşatıcı bir içeriğe sahiptir. Devlet başkanı, devletin başıdır. Devlet dediğimiz yönetim aygıtını, millet inşa eder. Cumhurbaşkanı ise cumhurun, milletin başı demektir."

"KUVVETLER AYRILIĞINA EN UYGUN SİSTEM"

Demokrasi ve cumhuriyetin en bariz özelliğinin, yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olması yani "kuvvetler ayrılığı" ilkesi olduğuna işaret edilen kılavuzda, yürütmenin, yasamanın içinden çıktığı parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığının zayıf olduğu vurgulandı. Yürütmenin ayrı, yasamanın ayrı seçildiği başkanlık sisteminin ise kuvvetler ayrılığı ilkesine en uygun sistem olduğu savunuldu.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde parlamentonun daha güçlü olduğuna dikkat çekilen kılavuzda, "Parlamentonun koyduğu kanunlar çerçevesinde icrai görev yapabilen, parlamentonun onayladığı bütçe ile sınırlı olarak halka hizmet eden, seçimle gelip seçimle gidecek olan cumhurbaşkanın 'diktatör' olacağını iddia etmenin mantıki hiç bir izahı yoktur."

"KOALİSYON İHTİMALİ YOKTUR VE İSTİKRAR ÜRETİR"

Çok partili demokratik siyasi hayatta parlamenter hükümet sistemi nedeniyle her 1,5 yıla bir hükümet düştüğüne işaret edilen kılavuzda, şu ifadelere yer verildi:

"Bu da siyasi istikrarsızlığa ve ekonomik krizlere yol açmakta, ekonomik krizler güvenlik sorunlarını tetiklemekte, güvenlik sorunları vesayet kurumlarını güçlendirmekte, vesayetçi anlayış belli aralıklarla darbelere yol açmakta, demokrasimizi zayıflatmakta, ülkemizin iç sorunları ile boğuşması nedeniyle, dış politikada etkisizleştirmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde ise koalisyon ihtimali yoktur ve istikrar üretir. İstikrarın sonucu da kalkınmadır, halkın refahının artması, ülke ekonomisinin katlanarak büyümesi demektir.

Üniter yapımızı koruyarak, dünya uygulamalarındaki aksaklıkların da giderildiği ülkemize uygun bir hükümet modelini, bunun adı başkanlık ya da Cumhurbaşkanlığı sistemi olsun fark etmez, bunu Meclis takdir edecek ve milletimiz de uygun bulursa onaylayacaktır. 'Eyvah' dedirtecek fırsat kayıpları yerine, fırsatları geleceğe aktaracak rasyonel yapılanmayı tercih etmek zorundayız. Anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanımızın şahsına hapsetmeden, çocuklarımızın geleceğini düşünerek, daha geniş bir yaklaşım sergileyerek, gelecekte muhtemel kriz tehlikesini ortadan kaldıralım, Cumhuriyetimizi güçlendirelim."

"BU SİSTEMDE BEKLENTİLERİ KARŞILAYAMAMANIN KILIFI YOKTUR"

Kılavuzda, cumhurbaşkanlığı sisteminde yürütmenin başı konumunda olan cumhurbaşkanının ve yasama organının genel seçimle belirlendiği aktarılarak, şunlar kaydedildi:

"Yasama ve yürütme erkleri arasında oluşabilecek çekişmelerin çözümünün aracı da seçimdir. Bu sistemde beklentileri karşılayamamanın kılıfı yoktur. Yürütmenin başı olan cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve bakanları ile üst düzey yöneticileri atama, geniş alanları kapsayacak şekilde kararname çıkarma yetkisi ve bütçe yaparak Meclise sunması gibi temel yetkiler, yürütmenin egemenliğinin sahibi millete bahanesiz hesap vermek zorunluluğunun göstergeleridir.



Biz tüm Hayır diyenlere Teröristin demiyoruz Ama tüm teröristler Hayır diyor Nedenmi Hayır diyor Çünkü Kandırmak  Kaos işlerine geliyor.



































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder